Mutlu Aile Mutlu Toplum
MUTLU AİLE MUTLU TOPLUM
Siz de çokça şahit oluyor musunuz “Bizim zamanımızda böyle miydi?” sözüne? Geçmiş ile günümüzdeki kıyaslamalar, geçmişe övgü, özlem içerirken; günümüzde ise bu duruma şaşkınlık duygusu eşlik ediyor. Peki, bu şaşkınlık karşısında bizler ne yapıyoruz? Evet, doğru bildiniz hiçbir şey yapmıyoruz. Sadece şikâyet ediyoruz bu toplum neden böyle diye? Her gün şiddet haberlerinin farklı bir türüne şahit oluyoruz, bir gün kadına yönelik şiddeti konuşurken diğer bir gün çocuğa yönelik şiddeti konuşuyoruz, bir başka gün hayvana yönelik şiddeti konuşuyoruz. Sürekli sorun konuşuyoruz. Konuşmalarımız sonuç veriyor mu? Koskaca bir hayır maalesef. Gün içerisinde, bu diziler toplumun ahlakını bozuyor ondan toplum bozuldu deyip her akşam eleştirdiğimiz dizileri evimizin başköşesine koyan bizler değil miyiz? Çocuğuna hiç kitap okumuyorsun diye kızıp hayatında eline hiç kitap almamış kişiler yok muydu aramızda peki? Çocuğunu yetiştirirken “sen sus çocuksun, beceremezsin, karışma” deyip, sonrasında benim çocuğum içe kapanık, sorumluluk almıyor diye doktor doktor gezdiren şikâyet eden yok mu aramızda? Çocuklarının yaptığı hataları neden hata olduğunu doğrusunun ne olduğu ve nasıl olması gerektiği yönünde anlatmak yerine çocuğunu azarlayan, kızan, döverek terbiye edenler yok mu aramızda? Çocuklara şiddeti bir sorun çözme yöntemi olarak gösteren kişiler toplum neden böyle diye şikâyet etmiyor mu? İletişimin öneminden bahseden uzmanlara ne anlatıyor yahu biz iletişimi zaten biliyoruz diyenler peki. Şapkamızı önümüze koyup eksiklerimizi görmeye çalıştık mı? Kaçımız bunu başardı? Görünen fotoğraftan anlıyoruz ki toplumun çoğunluğu başaramamış.
Gün, toplum şöyle toplum böyle demeyi bırakma zamanı. Toplumu oluşturan, ailelerdir. Her aile kendi üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmeli. En temelde çocuğunu koşulsuz sevmeli. Çocuklarımızı sevgiyle büyütmeliyiz. Çocuklarımıza bir birey olduğu için saygı duymalıyız ki başkalarına da saygı duymayı öğrensinler. Öncelikle rol model olacağız çocuklarımıza. Bizler birbirimizin haklarına saygı duyan, gözeten olursak, sorunlarımızı konuşarak, karşılıklı dinleyerek uygun iletişim yöntemleriyle çözersek çocuklarımız da böyle davranacak. Biz çocuğumuzdaki olumsuz davranışları, hoşlanmadığımız durumları düzeltmek için veya bir başkası ile yaşadığımız sorunları çözmek için saygısız bir tutum içerisinde olursak, şiddete başvurursak çocuklarımızın da sorun çözme yöntemleri kuvvetle muhtemel bu yönde bir tutum olacaktır.
Gün, “aman biz görmedik çocuklarımız yapsın ne olacak” demeyi bırakma zamanı. Çocuklarımız mutlu olsun diye her istedikleri yapılırken, sınırları olmayan, engellenmeye tahammülü olmayan doyumsuz ve mutsuz çocuklar yetiştirdik. Bugün çikolata isteyen, oyuncak isteyen çocuğun yetişkinlikte istekleri bambaşka olacak. O zaman başkalarının sınırlarına saygı duyabilecek mi? Engellenebilecek mi? Ya da engellendiğinde ne yapacak?
Gün, ayakları yere basan, sorumluluk sahibi, sevgi ve saygıyı özümsemiş bireyler yetiştirme zamanı. Çocuklarımız ile geçirdiğimiz zaman diliminin anne-baba ve çocuk arasındaki ilişkiyi beslediğini, duygusal paylaşımı pekiştirdiğini unutmayalım. Nitelikli zaman geçirmek için her zaman özel bir zaman dilimi belirlemeye gerek yoktur. Birlikte yemek yapmak, alışveriş yapmak, çamaşır asmak, evi toplamak gibi etkinlikler de hem eğlenme hem de öğrenme fırsatı yaratır. Günlük işlerin yanı sıra ailece planladığınız oyun akşamları çocuğunuzun sosyal, duygusal ve bilişsel becerilerinin gelişimini desteklediği gibi, aynı
zamanda aile içi iletişimi de güçlendirecektir. Çocuklar en doğal etkinlikleri olan oyunla eğitilmelidir.
Gün mutlu çocuklar yetiştirme zamanı. “Mutlu aile mutlu toplum” diyerek sağlıklı bir toplum olmak için tüm ebeveynlere çağrıda bulunuyorum.
Unutmayalım ki mutlu ailenin yolunu aydınlatan ışık; çocuklarla geçirilen nitelikli zamandır.
Psikolog Seval KADIOĞLU
.